25 Haziran 2025 Çarşamba

Ekonomik Büyüklük Ölçü Olabilir mi?

Türk ekonomisinin dünyadaki büyüklüğüne dair tartışmalar yıllardır kamuoyunun gündeminde. Bu konu, ekonomistlerden çok siyasetçilerin ilgi alanına giriyor gibi görünse de, aslında ekonomik sıralamalar hem stratejik hem de algısal açıdan büyük önem taşıyor. Ne var ki, bir ülkenin toplam üretiminden (ya da harcamasından) türetilen milli gelir verileri yalnızca mutlak büyüklüğü gösterir; gelişmişlik ya da refah düzeyine dair doğrudan bir fikir vermez.

Sıralamanın Arkasında Ne Var?

Dünya Bankası ve IMF verilerine göre Türkiye, 2023 yılı itibarıyla nominal GSYİH bakımından dünyanın 17. veya 18. büyük ekonomisi olarak yer alıyor. Ancak bu sıralama, ülkelerin toplam nüfusu ile doğrudan ilişkili. Dolayısıyla, büyük nüfusa sahip ülkeler doğal olarak daha yüksek toplam üretim hacmine ulaşabiliyor.

Bunu daha iyi anlamak için şu soruya dönelim: Türkiye, 2024’te ekonomik büyüklük olarak İsviçre ya da Hollanda’dan “büyük” gözüküyor olabilir, ancak bu onların daha gelişmiş ekonomiler olduğu gerçeğini değiştirir mi? Elbette hayır. Çünkü gelişmişlik düzeyi ölçülürken kullanılan asıl kriterlerden biri kişi başına düşen milli gelir.

Kişi Başına Gelir: Gerçek Resim

IMF'nin 2024 Nisan verilerine göre Türkiye'nin kişi başı GSYİH'si yaklaşık 12.500 dolar civarındadır. Bu değerle Türkiye, dünyada yaklaşık 67-70. sıralarda yer almaktadır. Aynı listede Hollanda kişi başı 58.000 dolar, İsviçre ise 95.000 doları aşarak ilk 10 içinde yer almaktadır. Bu fark yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal altyapı, kamu hizmetleri, eğitim ve yaşam kalitesi gibi alanlarda da belirgindir.

Bu noktada açıkça görülüyor ki, ekonomik büyüklük ile gelişmişlik aynı şey değildir. Türkiye 2000’li yılların başından bu yana istikrarlı bir büyüme sergilemiş olsa da, kişi başına gelir sıralamasında bir sıçrama yaşanmamıştır. 2002’de 66. sıradaydık, 2024 itibarıyla hâlâ benzer konumdayız.

Beşeri Gelişmişlik ve “Episodik Büyüme” Tuzağı

Yalnızca makroekonomik büyüme verilerine odaklanmak, sağlıklı bir ekonomik analiz yapmak için yetersizdir. Ekonomik büyümenin kalıcı ve kapsayıcı olabilmesi için beşeri gelişmişlik göstergeleriyle desteklenmesi gerekir. Aksi halde, Prof. Dani Rodrik’in ifadesiyle bu tür büyümeler “episodik büyüme” olur – geçici, yapısal dönüşümden yoksun ve kırılgan.

Birleşmiş Milletler’in 2023 İnsani Gelişme Endeksi’ne göre Türkiye, 191 ülke arasında 48. sıradadır. Bu sıralama, eğitim, sağlık, yaşam beklentisi ve gelir gibi birçok boyutu kapsamaktadır. Bu endeks, Türkiye'nin ekonomik kapasitesine kıyasla sosyal altyapı alanında hâlâ gelişime açık olduğunu gösteriyor.

Rekabet Gücü: Eksikler ve Potansiyel

Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Rekabetçilik Endeksi, Türkiye’yi son yıllarda orta sıralarda göstermeye devam ediyor. Altyapı yatırımlarındaki ilerlemelere rağmen, kurumsal kalite, hukuk devleti, eğitim kalitesi ve işgücü yetkinliği gibi alanlarda Türkiye’nin performansı rekabet gücü açısından sınırlayıcı olmaya devam ediyor.

İleri teknoloji üretimi, dijital dönüşüm, yeşil ekonomi gibi alanlarda küresel rekabet hızla artarken, Türkiye'nin bu alanlara yeterince yatırım yapmaması hem ekonomik büyümeyi hem de sürdürülebilirliği tehdit ediyor.

Sonuç: Sıralamaların Ötesine Bakmak

Sonuç olarak, Türkiye’nin 10. ekonomi iddiasıyla çıktığı yolda hala dünyanın 17. veya 18. büyük ekonomisi olması bir yana bu büyüklüğü anlamlandırmak için daha derin ve nitelikli bir perspektife ihtiyaç var. Ekonomik büyüklük tek başına gelişmişliği temsil etmez. Kişi başı gelir, beşeri gelişmişlik, kurumsal kalite ve inovasyon gibi faktörler ekonomik gücün kalitesini belirler.

Türkiye’nin kalıcı ve sürdürülebilir bir gelişme rotasına girmesi için yalnızca büyüme oranlarına değil, aynı zamanda nitelikli büyümeye, eşitliğe ve beşeri kapasiteye yatırım yapması gerekiyor. Aksi halde sıralamalar yerinde sayarken, kalkınma da yalnızca bir hayal olarak kalacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder