23 Mart 2018 Cuma

..ve İnsan Blokzinciri Yarattı


Hemen her türlü bilginin kayıt altına alındığı bir dünyada, bir bilgiye anında ulaşabilmek, gerektiğinde gruplandırıp raporlayabilmek için bir veri tabanının kullanılması gerektiğini bilmeyenimiz yoktur sanırım. Veri tabanları, kaydedilen verilerin yapısı ve çeşidine göre en basitinden en karmaşığına çok çeşitli yapıya sahip olabilirler. Veri çeşitliliği ve miktarı artıkça, verileri depolamak ya da sorgulamak için özel yazılımlar ve işlemci gücü yüksek sunuculara ihtiyaç duyarız. Bu da yetmez hızlı ve kolay erişim için veri tabanının kurgusu (mimarisi) de iyi olmalıdır.
Verileri bir yere depolayınca, bu verileri ele geçirmeye çalışan meraklıların olması da kaçınılmazdır. O nedenledir ki, veri merkezlerinin fiziki ve elektronik korunması üzerinde en çok çalışılan, en fazla kaynak ve zaman ayrılan bir konudur. Bunca çabaya rağmen, kişisel verilerimizin sık sık ele geçirilmesine şahit oluyoruz.  Depolanan verilere izinsiz erişmeye çalışanlarla, bu verileri korumaya çalışanlar arasındaki amansız mücadele, birçok yeni teknolojinin yaratılmasına da ön ayak olmaktadır.
Yaklaşık 10 yıl kadar önce, kişisel verilerin güvenliğinin, bireysel özgürlüklerin korunması için olmazsa olmaz olduğunu düşünen ve mevcut merkezi düzene biraz da kızgın olduğunu tahmin ettiğimiz kişi ya da kişiler, merkezi veri depolama yöntemi yerine dağıtık veri depolanmasına imkân veren bir teknoloji yarattılar.
Geleneksel yöntemde veriler bir merkezde hatta bir sunucuda depolanırken, blokzincir adı verilen saklama yönteminde veriler çok sayıda bilgisayarda tutulmakladır. Ancak bu sistemi mükemmel yapan şey, verilerin çok sayıda bilgisayarda tutulması değil tabi. Geleneksel veri depolama mimarisinde, kullanıcı tipine göre belirlenmiş erişim yetkisi ve şifresi ile veriye erişim ve hatta değişiklik yapma hakkı tanınır. Veri tabanı yönetici iseniz, hem erişim hem de değişiklik yapma yetkiniz çok daha kapsamlıdır. Bu şifrelerden herhangi birini kıran meraklı gözler, veri deposunun bir kısmı ya da tamamına erişim sağlayabilirler.
Blokzincir sisteminde verinin tamamına ulaşmak mümkün olmadığı gibi, bir blokta kayıtlı veriye ulaşsanız bile bunu asla değiştirmeniz mümkün değildir. Çünkü bir değişikliğin geçerli olabilmesi için, sisteme dahil olan ve madenci adı verilen diğer bilgisayarların en az yarısından bir fazlası tarafından onaylanması gerekir. Ancak blok içinde kayıtlı bir veri değiştirildiği anda o bloğun anahtar kodu değişeceğinden, sistemdeki diğer madenci bilgisayarlar anında bu değişikliği geçersiz sayacak ve işlem iptal edilecektir.
Blokzincir teknolojisini anlatabilmek için veri tabanı örneğinden yola çıktık. Ancak ileriki yazılarımızda göreceğimiz gibi zinciri oluşturan kayıt bloklarının içine ne koyarsanız o amaca yönelik olarak kullanabilirsiniz. Örneğin blokzincir tabanlı bir işletim sistemi yapabileceğiniz gibi, e posta uygulaması, internet tarayıcısı ya da e ticaret portalı hazırlayabilirsiniz. Hatta bugünlerde çok konuşulan Facebook, blokzincir mimarisi kullanılarak yazılmış olsaydı, kişisel bilgilerinizin üçüncü kişilerce alınıp satılması mümkün olamazdı.
Bir sonraki yazımızda, blokzinciri kırılmaz yapan tasarıma biraz daha yakından bakacağız.

10 Mart 2018 Cumartesi

Güvenilir kurum arayışına çözüm: Blokzincir,

İnsanoğlunun ihtiyacından fazla üretmeye başlaması, önce takas ekonomisini sonra da ticareti ön plana çıkarmıştır. Ticaretin yaygınlaşmasıyla, sözleşme, ödeme, teslimat gibi detayların bir kurala bağlanması ve bu kuralları gözeten güvenilir kurumların ortaya çıkması kaçınılmaz olmuştur.

Ticaret geliştikçe ve ticarete konu olan mal ve hizmetler çeşitlendikçe yeni güvenilir kurumlara olan ihtiyaç da artmış ve hemen her alanda kurumlaşma modern yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Kurumların zamanla bu derece yaygınlaşması ve vazgeçilmez hale gelmesinin en önemli nedeni tarafların birbirlerine güvenmemesidir. Her ülkede çıkarılan yasalar, bu yasaları uygulayan kurumlar, ekonomik ve ticari faaliyetlere aracılık eden bankalar, patent veren, standartları belirleyen, kayıt ve tescil eden ve de bunları denetleyen kurumların en temel varlık nedeni ekonomide güven ortamının tesis edilmesidir.
Trilyonlarca dolarlık bir ekonomide, güven sağlayan kurumlara ödenen ücret, maaş ve komisyonları hesaba kattığımızda, “güvenli” işlem yapmanın maliyetinin ne kadar yüksek olduğunu anlamamız zor olmasa gerek. 2016 yılında ABD’de sadece hisse senedi ve tahvil ticaretine aracılık eden kurumlara 250 milyar dolar komisyon ödendiğini düşünürsek sanırım konunun önemi daha da iyi anlaşılmış olur.
Bu denli yüksek komisyonlar ödenmesine rağmen, 2008 yılında yaşanan küresel finans krizinde, en güvenilir aracı kurum kabul edilen bankaların batma noktasına gelmesi ve bunların kurtarılması için ağır bedeller ödenmesine fena halde kafayı takan Satoshi Nakamoto adıyla anılan kişi ya da kişiler, bankaların aracılık yapmasına ihtiyacı ortadan kaldıracak bir teknoloji geliştirdiler.  İngilizce’ de blockchain, Türkçe’ de şimdilik blokzincir adını verdiğimiz bu teknoloji karşı tarafa güven duyma ihtiyacını ortadan kaldırıyor. En basit anlatımıyla blokzincir, herhangi bir “değerin” güvenli olarak değişimine imkân veren teknolojidir.  Bu teknoloji sayesinde, silinmesi imkânsız kabul edilen çoklu kayıt sistemi yaratılmaktadır. Bu kayıt sisteminde her kayıt sayfası bir sonraki kayıt sayfasına çok güçlü bir şifre ile bağlanmakta ve bir çeşit kayıt zinciri oluşturulmaktadır. Daha iyi anlaşılması için bir örnek vermek gerekirse; bankadan gelen hesap özetinin (blok) aynı zamanda çok sayıda kişide birer kopyasının tutulduğunu ve her yeni bildirimde bir önceki hesap özeti bilgisinin şifreli olarak yeni bildirime eklendiğini ve bütün taraflara dağıtıldığını ve tarafların her birinin bu bilgiyi onayladığını (zincir) düşünürsek, bu belgelerde taraflardan birinin tahrifat yapmasının ne denli imkânsıza yakın olacağı anlaşılacaktır.

Bu nedenledir ki, taraflar blokzincir teknolojisi kullanarak bir işlem yaptıklarında oluşan kayıt bir daha silinememekte ve tarafların hakları güvence altına alınmaktadır. Bu derece güvenceyi sağlayacak herhangi bir aracı kurum henüz mevcut değildir. İşte bu nedenle, internetin medya sektörüne getirdiği değişimin benzerini blokzincir teknolojisi de finans sektörü başta olmak üzere aracılık hizmetleri sektörüne getirecektir.

Oldukça karmaşık bir teknolojinin basitçe anlatılması, eminim kafamızda birçok soru uyandırmıştır. Bu soruların cevabını ilerdeki yazılarımızda hep birlikte bulmaya çalışacağız.

7 Mart 2018 Çarşamba

Küreselleşme rüzgârı tersten esiyor

Geçtiğimiz otuz yıl boyunca küreselleşme nedir ne değildir tartıştık durduk. Küreselleşme karşıtları, güçlü ekonomik temellere sahip olmayan ülkelerin küreselleşmeden zarar göreceğini anlatmaya çalıştılar. Ancak genel akım medya, finans çevreleri ve çok sayıda akademisyen küreleşmenin arkasında durdular. Sonunda bu grup ağır bastı ve küresel sermaye bu döneme damgasını vurdu.

Küreselleşme her ne kadar her ülkeye eşit fayda sağlamadıysa da, sermayenin ucuz işgücüne doğru akması bir yandan üretim maliyetlerini düşürürken diğer yandan üretim patlamasına neden oldu. Arz tarafında yaşanan bu artış nedeniyle dünyada genel fiyat düzeyi uzun süre neredeyse hiç artmadı. Hatta 2008 sonrası başlayan parasal genişleme politikaları nedeniyle gelişmekte olan ülkelerin değerlenen paraları ithal ürünlerin daha da ucuzlamasına neden oldu.

Bu dönemde üreten ülkeler karlı çıkarken, tüketen ülkeler artan borç stokları ile baş başa kaldı. Görünen o ki her şeyin bir sonu olduğu gibi bu günlerin de sonu yaklaşıyor. Bunun en temel nedeni, geçtiğimiz 15-20 yılda yaşanan teknolojik gelişmelerdir. Bu yüzyıla damgasını vuracak teknolojik gelişmeler nedeniyle klasik üretim faktörleri ve üretim biçimi tanımı anlamını yitirmiştir. Sermaye bilgi ile yer değiştirirken, emek de akıllı makinalarla yer değiştirmeye başlamıştır.

Sermaye ve üretimin sınır ötesine kayma ihtiyacı ortadan kalkınca ve ucuz emeğe ihtiyaç kalmayınca bu duruma uygun üst yapı kurumlarının da yeniden tanımlanması kaçınılmazdır. Bugün Avrupa’nın küreselleşmeden yeteri kadar pay alamamış ülkelerinde güçlenen milliyetçi akımlar, Trump’ın son günlerdeki milliyetçi söylemleri ile birlikte düşünülürse üretimin yeniden anavatanına dönmesini sağlayacak korumacı politikaların önümüzdeki döneme damga vuracağı anlaşılıyor.

Şubat 2017