7 Mart 2018 Çarşamba

Küreselleşme rüzgârı tersten esiyor

Geçtiğimiz otuz yıl boyunca küreselleşme nedir ne değildir tartıştık durduk. Küreselleşme karşıtları, güçlü ekonomik temellere sahip olmayan ülkelerin küreselleşmeden zarar göreceğini anlatmaya çalıştılar. Ancak genel akım medya, finans çevreleri ve çok sayıda akademisyen küreleşmenin arkasında durdular. Sonunda bu grup ağır bastı ve küresel sermaye bu döneme damgasını vurdu.

Küreselleşme her ne kadar her ülkeye eşit fayda sağlamadıysa da, sermayenin ucuz işgücüne doğru akması bir yandan üretim maliyetlerini düşürürken diğer yandan üretim patlamasına neden oldu. Arz tarafında yaşanan bu artış nedeniyle dünyada genel fiyat düzeyi uzun süre neredeyse hiç artmadı. Hatta 2008 sonrası başlayan parasal genişleme politikaları nedeniyle gelişmekte olan ülkelerin değerlenen paraları ithal ürünlerin daha da ucuzlamasına neden oldu.

Bu dönemde üreten ülkeler karlı çıkarken, tüketen ülkeler artan borç stokları ile baş başa kaldı. Görünen o ki her şeyin bir sonu olduğu gibi bu günlerin de sonu yaklaşıyor. Bunun en temel nedeni, geçtiğimiz 15-20 yılda yaşanan teknolojik gelişmelerdir. Bu yüzyıla damgasını vuracak teknolojik gelişmeler nedeniyle klasik üretim faktörleri ve üretim biçimi tanımı anlamını yitirmiştir. Sermaye bilgi ile yer değiştirirken, emek de akıllı makinalarla yer değiştirmeye başlamıştır.

Sermaye ve üretimin sınır ötesine kayma ihtiyacı ortadan kalkınca ve ucuz emeğe ihtiyaç kalmayınca bu duruma uygun üst yapı kurumlarının da yeniden tanımlanması kaçınılmazdır. Bugün Avrupa’nın küreselleşmeden yeteri kadar pay alamamış ülkelerinde güçlenen milliyetçi akımlar, Trump’ın son günlerdeki milliyetçi söylemleri ile birlikte düşünülürse üretimin yeniden anavatanına dönmesini sağlayacak korumacı politikaların önümüzdeki döneme damga vuracağı anlaşılıyor.

Şubat 2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder